![]() |
![]() |
![]() | #1 |
Forum Üyesi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() | ![]() Görüntüleme ve ölçü aygıtı teknolojileri, beyinde gerçekte neler olup bittiğini ölçebilecek düzeye ancak son birkaç on yılda erişebildi. Araştırmalarda önemli bir dönüm noktasına 1980'lerin başlarında San Francisco'daki Kaliforniya Üniversitesi Fizyoloji bölümünden araştırmacı Benjamin Libet'nin bilinçli özgür irade fikrini gerçek verilerle sınadığı dikkate değer bir çalışma ile ulaşıldı. Libet deneklerine beyindeki toplam elektriksel faaliyeti kafa derisi üzerinden ölçebilen EEG (elektroensefalografi) aletleri yerleştirdi ve her 2,8 saniyede bir tur atan bir saat kadranına bakmalarını istedi. Denekler istedikleri herhangi bir zaman bir düğmeye basacaklardı ancak düğmeye basma isteği ya da dürtüsünü ilk hissettikleri anda saatin kolunun nerede olduğuna da dikkat etmeleri gerekiyordu. Araştırmanın sonuçları baş döndürücüydü: verilere bakılırsa, bu basit eylemle ilgili beyin faaliyetleri, deneğin düğmeye basma isteğinin bilincine varmasından ortalama 300 milisaniye önce başlıyordu! Yani bir karar çoktan alındıktan 0.3 saniye sonra benliğimiz bunun farkına varıyordu. Bu, bilinçaltımızın asıl karar mekanizması olduğu gerçeğini ilk defa ortaya çıkaran araştırma oldu. Tabii itirazlar da hemen peşisıra geldi: Kimi bilim insanları diğer bazı etkenlerin yanında deneklerin kendileri konusunda bildirimde bulunmalarındaki doğruluk derecesini sorgulayarak deneyin yöntemlerini eleştirdiler. Bu çalışma, diğer bilim insanlarını da aynı türden soruların yanıtlarının nasıl alınabileceği konusunda düşünmeye yöneltti. Ancak deneyi çürütmeye yönelik tüm çabaları sonuçsuz kaldı ve tam tersine deneyi destekler sonuçlara ulaştılar. Tüm Reklamları Kapat O zamandan bu yana işlevsel manyetik rezonans görüntüleme (fMRI) yöntemi ile kan akışı ölçümlenerek beyin etkinliklerinin haritası çıkarılmaya çalışıldı ve diğer çalışmalar da karar alma öncesindeki beyin faaliyetlerini ölçümlediler. Ancak fMRI her ne kadar beyin biliminde çığır açmış olsa da genel anlamda dolaylı sonuçlar veren bir gereç idi ve milyonlarca nöronun ortalama tepkisini ölçmek suretiyle oldukça düşük uzamsal çözünürlük sağlıyordu. Beynimizdeki bağlantılar... Beynimizdeki bağlantılar... Libet altın çağlarını yaşarken, Kreiman daha küçük bir çocuktu. Buenos Aires Üniversitesi'ndeki fiziksel kimya öğrenimi sırasında beyne ve nöronlara ilgi duymaya başladı. Caltech'e doktora için gittiğinde tez danışmanı Koch sayesinde bu tutkusu yoğunlaştı. Koch, DNA'nın yapısını Watson ile birlikte keşfeden Crick ile bilincin nöronlarca nasıl temsil edildiğine yönelik bir çalışmada ortaklık içinde idi. Bu, Arjantin'den gelen, bilimin muhteşem gücü tarafından büyülenmiş bir çocuk için gerçek anlamda bir dönüm noktasıydı. Kreiman o günleri şöyle anımsıyor: Birkaç on yıl öncesinde ciddi bilimcilerin bu tür sorular sormaması gerektiği düşünülürdü; onun yerine ya bir şeyler tüttürecekler ya da bir Nobel ödülüne sahip olacaklardı. Crick, elbette ki, Nobel ödüllüydü. Beynin görsel bilgiyi nasıl işlemlediğini (görüntüleri ve nesneleri hızla çözümleyebilmek için bilinçdışı süreçlerden yararlanma) incelemenin bilinci anlamanın bir yolu olabileceği varsayımından yola çıkarak Koch ile birçok önemli çalışmada işbirliğinde bulundu. Kreiman bu çalışmalardan oldukça etkilenmişti. Şöyle devam ediyor: Tüm Reklamları Kapat Biliş, bilinç ve özgür iradenin en temel yönleri gibi görünen konularda indirgemeci bir yaklaşımla nöronlar ve nöron devreleri üzerinden sorgulama yapabilme olasılığı beni çok heyecanlandırmıştı. Ancak kafataslarını açtırıp bilim insanlarının beyinlerini kurcalamasına izin vermeye gönüllü kişiler de ağaçta yetişmiyordu. 1990'ların sonunda bir gün Kreiman bilim insanlarının bir araya gelip en yeni bilimsel yazını (literatürü) değerlendirdiği, kitap kulüplerine benzer bir dergi kulübüne katıldı ve burada Fried tarafından kaleme alınmış ve şiddetli sara nöbetlerinin kaynağını araştırmak için beynine elektrot implantlar yerleştirilmiş kişilerde nasıl beyin bilimi yapılabileceğine dair bir makale ile karşılaştı. Kreiman, Fried'den haberdar olmadan önce nöron etkinliklerinin insanlarda değil, sadece maymun, fare ya da kedi gibi hayvanlarda incelenebileceğini düşündüğünü itiraf ediyor. Ertesinde Crick, Koch ve Fried'i tanıştırıyor ve kısa süre içinde Koch, Fried ve Kreiman içlerinde parmağı hareket ettirme dürtüsünün doğrudan sinirsel ölçümünün de yer aldığı, insanın sinirsel faaliyetlerini inceleyen bir dizi çalışmada işbirliğinde bulunuyorlar. Koch o dönemin istemli davranışlar ve özgür irade üzerine bir takım soruları araştırmada yeni bir evrenin başlangıcı olduğunu söylüyor.
__________________ Her İnsan Kendisinin Tanrısıdır. |
![]() |
Konuyu yanıtla |
Seçenekler | |
Stil | |
| |
Forum | Bilgilendirme | Sosyal Medya |
Powered by vBulletin® Version 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd. Bu Forum Lisanslı Vbulletin Ürünü Kullanmaktadır. | Sitemiz bir " paylaşım " sitesidir. Bu yüzden sitemize kayıt olan herkes kontrol edilmeksizin mesaj/konu/resim paylaşabilmektedir. Bu sebepten ötürü, sitemiz üzerinden paylaşılan mesajlar, konular ve resimlerden doğabilecek olan yasal sorumluluklar paylaşan kullanıcıya aittir. Web sitemiz hiçbir yasal sorumluluk kabul etmemektedir. Illegal herhangi bir faaliyet görülmesi durumunda Yöneticilere adresine mail atıldığı taktirde mesaj, konu ya da resim en fazla 24 saat içerisinde silinecektir. | BeSte |