![]() |
![]() |
![]() | #1 |
Forum Üyesi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() | ![]() 26 Aralık 1900'de, bir gemi Eilean Mor adasındaki deniz fenerini kontrol etmek üzere yola çıktı. Adadaki deniz feneri görevlileri birkaç gündür haber vermiyor ve herhangi bir hayat belirtisi göstermiyordu. Eilean Mor adası, Flannan Adaları'nın bir parçasıydı ve ana karadan kolayca görülebiliyordu. İskoçya'nın batı kıyısında yer alan Eilean Mor deniz fenerinde çalışan üç bekçi, Thomas Marshall, James Ducat ve Donald McArthur'dan oluşan bir ekipti. Bu üç deniz feneri bekçisi birkaç gün boyunca hiçbir rapor sunmadığı için endişe yaratmışlardı. Bunun üzerine yedek bekçi olan Joseph Moore, kaptan James Harvey ve diğer mürettebat, Eilean Mor adasına gitmek üzere yola çıktılar. Amaçları, kayıp bekçileri bulmak ve durumu değerlendirmekti. Ekip adaya ulaşmıştı. Normal zamanlarda, adaya gelen gemileri karşılamak için deniz feneri görevlileri hemen iskeleye gitmek zorundaydı. Ancak bu sefer kimse gemiyi karşılamamıştı. İşaret fişekleri atılmasına ve siren çalınmasına rağmen, bekçilerden ses seda yoktu. Bunun üzerine, Joseph Moore feneri kontrol etmek için gemiden ayrıldı. Moore, deniz fenerinin kapısının kilidinin açık olduğunu fark etti ve içeri girdi. İçeride, kayıp bekçilerden ikisinin yağmurluklarının kayıp olduğunu gördü. Bu, bir bekçinin buz gibi havada hiçbir koruyucu önlem almadan dışarı çıktığı anlamına geliyordu. Peki ne olmuştu da bu bekçiler buz gibi soğuk havada yağmurluk bile giymeden dışarıya çıkmak zorunda kalmışlardı? Joseph Moore, fenerin mutfağına ilerlediğinde yarım kalmış bir yemek, ters çevrilmiş bir sandalye ve durmuş bir saatle karşılaştı. Ancak üç deniz feneri bekçisini bir türlü bulamadı. Bu durumu gemiye dönerek kaptan James Harvey'e anlattı. Harvey, derhal olayı genel merkeze bir telgrafla bildirdi. ''Flannan Adaları'nda trajik bir kaza yaşanmış. Üç bekçi adadan kaybolmuşlar. Bugün öğlen adaya vardığımızda ada üzerinde hiçbir yaşam belirtisi yoktu. Bulgular bir hafta kadar önce bir kaza yaşanmış olabileceğine işaret ediyor. Kayalıklardan düşmüş veya vinci emniyete almak isterken boğulmuş olabilirler. Gece oluyor artık. Onlar için yapabileceğimiz bir şey yok. Moore, Macdonald, Buoymaster ve iki mürettebatı sizler düzenlemeleri yapana kadar feneri çalışır durumda tutmaları için adada bıraktım. Sizden haber gelene kadar oban'a dönmeyeceğim. Belki yerinizde değilsinizdir diye aynı telgrafı Muirhead'e de gönderdim. Sizden telgraf gelir belki diye kapanana kadar telgrafın başında olacağım.'' Kaptan Harvey ve mürettebatı beklerken, üç kayıp bekçinin başına gelenleri araştırmak üzere görevlendirilen Robert Muirhead, adaya varır. Moore'un rapor ettiği şeylerin ötesinde, Muirhead pek bir şey bulamaz. Ancak, deniz feneri kayıtlarına rastlar ve kayıtların son derece garip bulgular içerdiğini fark eder. Kayıtlarda, 12 Aralık'ta ikinci yardımcı Thomas Marshall'ın, "20 yıldır görmediğim kadar sert bir rüzgâr var. Baş bekçi James Ducat sessizleşti ve üçüncü yardımcı McArthur ağlıyor" şeklinde bir not aldığı görülüyor. 13 Aralık kayıtlarında ise fırtınanın hala devam ettiği ve üç adamın fırtınanın dinmesi için dua ettiği yazıyor. Son kayıt ise 15 Aralık tarihine ait ve kayıtta fırtınanın dindiği ve "Deniz sakin. Tanrı her şeye hakimdir" denildiği görülüyor. Ancak garip olan şey, Eilean Mor adasının ana karandan bile görülebildiği ve kaydedilen tarihlerde (12-13-14 Aralık) herhangi bir fırtına rapor edilmemiş olmasıydı. Ayrıca, bu üç deniz feneri bekçisinin denizden 150 feet yükseklikte ve son derece güvende oldukları bir deniz fenerinde olmalarına rağmen fırtınanın dinmesi için dua etmeleri ve hatta ağlamaları hiç normal değildi. Muirhead, iskele bölgesine doğru ilerlediğinde ise normalde malzeme sandığında durması gereken halat iplerini buldu. Bekçilerin, devrilen sandıktan sonra ipleri almak için iskele bölgesine koştuğunu ve belki de denize düştüklerini düşündü. Ancak eğer düşmüş olsalardı cesetleri bu zamana kadar karaya vurmuş olmalıydı. Nihayetinde, Eilean Mor bekçilerinin aniden kaybolması hiçbir şekilde açıklanamadı. Bazıları işgalcilerin bekçileri esir alabileceğini düşünsede, bazıları olayın doğaüstü paranormal bir vakaya işaret ettiğine inanıyordu. Daha sonra deniz fenerinde görev yapan diğer bekçiler bile, rüzgârın estiği sıralarda tuhaf sesler duyduklarını iddia ettiler. Konu ile ilgili birçok teori olsa da, bekçilerin kaybolma nedeni hala tam olarak bilinmiyor ve muhtemelen onların akıbetleri her zaman bir gizem olarak kalmaya devam edecek. 123 yıldır olduğu gibi...
__________________ Her İnsan Kendisinin Tanrısıdır. |
![]() |
Konuyu yanıtla |
Seçenekler | |
Stil | |
| |
Forum | Bilgilendirme | Sosyal Medya |
Powered by vBulletin® Version 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd. Navbar with Avatar by Motorradforum Bu Forum Lisanslı Vbulletin Ürünü Kullanmaktadır. | Sitemiz bir " paylaşım " sitesidir. Bu yüzden sitemize kayıt olan herkes kontrol edilmeksizin mesaj/konu/resim paylaşabilmektedir. Bu sebepten ötürü, sitemiz üzerinden paylaşılan mesajlar, konular ve resimlerden doğabilecek olan yasal sorumluluklar paylaşan kullanıcıya aittir. Web sitemiz hiçbir yasal sorumluluk kabul etmemektedir. Illegal herhangi bir faaliyet görülmesi durumunda Yöneticilere adresine mail atıldığı taktirde mesaj, konu ya da resim en fazla 24 saat içerisinde silinecektir. | BeSte |